Proloterapi, proliferatif tedavi olarak da adlandırılan ve kronik kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarında yıpranmış ya da hasarlı bölgenin yenilenmesini sağlamak amacıyla kullanılan enjeksiyon bazlı tamamlayıcı bir tedavi türü olarak tanımlanabilmektedir.
Proloterapi; zayıflamış, hasarlı, aşınmış, yıpranmış, gevşemiş veya gücünü kaybetmiş olan tendon, ligament ve eklemlere uygulanmaktadır. Proleterapi uygulaması sırasında, proliferatif nitelikte (hücre ve doku yenileyici), irritan (tahriş edici) solüsyonlar enjekte edilmektedir. Enjekte edilen solüsyonlar, dekstroz veya mannitol; her ikisi de doğal şekerden elde edilmiş maddelerden oluşmakta ve yenilenme etkisi meydana getirerek dokuların eski gücüne kavuşmasını sağlamaktadır.
Proloterapi uygulamasıyla enjekte edilen proliferatif solüsyonlar, tendonların kaslarla birleşme yerlerinde, eklemlerde, tendon ve ligamentlerin kemiklere yapışma yerlerinde yangılar oluşturarak bu dokuların yenilenmesini ve tekrar güçlenmesini sağlamaktadır.
Proloterapi uygulamasında enjekte edilen solüsyonlar, vücutta tahriş etkisi oluşturmakta ve oluşan bu tahrişe cevap olarak vücutta yenilenme tetiklenmektedir. Dolayısıyla proloterapi, ağrı tedavisinde kullanılmakla birlikte, temel olarak ağrı kesici bir niteliğe sahip değildir. Proloterapi uygulamasında temel amaç, vücutta ağrıya sebep olan yapıların yenilenmesi ve güçlenmesidir.
Vücutta irritasyon (tahriş) oluşturmak amacıyla enjekte edilen solüsyonlarla birlikte tamir edici hücrelerin (VEGF, PDGF, FGF, hormonlar gibi) salınımı tetiklenmektedir. Proloterapi uygulaması sonrası, yoğun tamir edici hücrelerle birlikte vücudun kendini tamir mekanizması devreye girmekte ve yaklaşık olarak 3 ay daha bu süreç devam etmektedir.
Proloterapi uygulamasında, enjekte edilen doğal içerikli enjeksiyonlar yoluyla vücudun doğal iyileşme mekanizması harekete geçirilmektedir. Dolayısıyla vücudun doğal fonksiyonlarının tekrar kazandırılması, herhangi bir ilaç kullanılmadan gerçekleştirilmektedir.
Proloterapi ilaç uygulanmadan gerçekleştirilen bir tedavi yöntemi olduğu için, vücutta hiçbir kalıcı yan etkiye sebep olmamaktadır.
Proloterapi temel olarak, kronik nitelikte (uzun süreli) ağrılarda uygulanmaktadır. Bu bakımdan etkili proloterapinin uygulanabildiği hastalıkları şu şekilde sıralayabilmekteyiz:
Kaç seans yapılacağını hastanın ve hastalığının durumu belirler ve birçok faktöre bağlıdır. Hastanın yaşı, kilosu ve hastalığın süresi, hasarın büyüklüğü ve derecesi, diyabet, hipotiroidi, metabolik sendrom, obezite, sigara ve alkol kullanımı gibi ilave problemlerin olması iyileşme süresini uzatır. Çoğu hasta için 4-6 seans yeterlidir, bazı hastalar 1-2 seansta anlamlı düzelmeler gösterirken bazı hastalarda sonuç almak için 8-10 seanslık uygulamalar gerekebilir.
Enjeksiyonlar 3-4 haftada bir yapılmaktadır. Fakat doktorunuz tedavinin seyrine göre bu süreyi 2 haftaya kadar kısaltabilir ya da 6-8 haftaya kadar uzatabilir.
Proloterapide sık görülen yan etkiler enjeksiyon bölgesinde ağrının artması (aslında beklediğimiz ve istediğimiz bir durumdur), morluk, şişlik, sertlik, grip benzeri semptomlar, baş ağrısı gibidir. Bu yan etkilerin hastaya bir zararı yoktur ve zamanla kendiliğinden geçer.
Proloterapi uygulaması öncesi ve sonrasında ağrı kesici (anti-inflamatuar) ilaçların kullanılmaması gerekmektedir. Proloterapi uygulamasının vücutta kuvvetli bağışıklık yanıtı oluşturabilmesi ve daha etkili nitelikte gerçekleşebilmesi için, uygulamadan önce ve sonra antiinflamatuar ilaçların kullanımının bırakılması gerekmektedir. Buz uygulaması da oluşması isttenen inflamasyonu azalıp ddurduracağından tercih edilmemektedir.Proloterapiden sonra imkanınız varsa ilk 3 gün dinlenin. Böyle bir imkanınız yoksa kendinizi zorlamadan günlük işlerinize devam edebilirsiniz.
Hasta sabırlı olup doktorunun da tavsiyelerine uyduğu takdirde başarı oranı %70-80 dir. Bu başarı oranı bel fıtığı, diz kireçlenmesi vs. gibi kronik, tedavisi zor ve ağır hastalıklar göz önüne alındığında oldukça iyi sayılır.